Kalıplar - klişeler

Adalet Sarayı
Mahkemeler saray, yargıçlar padişah, savcılar kral da, adalet ulufe midir, hak arayanlara? Neden  basitçe adliye veya adalet evi değil? Sığınma evi, huzur evi veya aş evi daha çok çağrıştırmıyor mu merhameti veya hak dağıtımını, herkes için adaleti? Neden saray? "Kızım saraylara layık" gibi, adaletim de ancak saraylara mı layık? Yoksa "saraydan kız kaçırmak" gibi, saraydan adalet mi kaçırıyorlar?


Kardeş ülke X
         Neden kardeş olsun? Ülkeler kavga ettikten sonra saçlarını okşayınca barışırlar mı? Nereden çıktı bu kardeşlik? Siyasette kardeşlik olmaz. Menfaatler olur, karşılıklar olur. Atatürk'ün dediği gibi; Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim.

XX Bursa'yı salladı!
     "sallamak" ancak bu kadar olur. 
     Başkaları da var:
     XY Amerika'yı fethetti (ama Amerika'nın haberi olmadı!)
     Falanca yerde XX rüzgarı esti...
     Muhabirlerin kelime haznesindeki kıtlık mıdır sebebi? Yoksa ille de abartma dürtüsü mü? Sıradan şarkıcılara star denilince, biraz farklı olanları ifade edecek sıfat kalmıyor, mega, süper starlıklar icad ediliyor. Dolayısıyla basitçe "konser vermek, şarkı söylemek" vitrinlerini parlatmıyor. Zavallı Frank Sinatra. öldükten sonra yapılan törende son derece sade bir şekilde "şarkıcı" olarak takdim edilmişti!

Hazırlıksız yakalanmak!
         Hazırlıksız yakalanmak, aslında hazırlık yapmaktır! Fay hattını inşaat rantına göre ayarlamak, dere yatağına ev yapmak gibi... Gelecek felakete önce hazırlık yapılır, en olmayacak yerlerde uyduruk binalar yükselir, kapılara maşallahlar asılır. Sonra maazallah deprem, sel gelir, heyelan olur, mal kaybı bir yana, olan insanlara olur. "İnşallah son olur" diye dualar edilir, kabahat devlete yüklenir, acılar kısa zamanda unutulur. Benzer yerlerde eskisinden büyükleri yapılır (maşallah!), yeni felaketler beklenir, felaket çok bekletmez yeniden gelir (illallah!), hazırlıksız yakalar, böyle sürer gider...

Açılan ilk ateşte…
         Açılan ilk ateşte ölenlerin acısı daha mı hafif?

Kanları yerde kalmayacak…
       Kanları yerde kalmayacaksa, bu bir kan davası mıdır?

Bıçak kemiğe dayandı!
         Öyleyse Irak'a girelim, sağı solu bombalayalım!!!


Jetlerimiz sıfır hatayla vurdu!
          Neyi vurdular? Sıfır hata diye birşey mi var? Vurunca ne oldu? Daha büyük bir kayayı mı yuvarladık kendi üzerimize üzerimize?


Şehitler ölmez…
        Şehitler nasıl şehit oluyor?

Çanakkale savunması…
      Cudi Dağı'na Türk bayrağı diktik (1995). Gedikpaşa'yı aslanlar gibi savunduk (2010). Cudi Türkiye'nin sınırları içinde, Gedikpaşa da... yurdumuzu kendilerine karşı savunduğumuz insanlar kimler? Çoğu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı!!! Çanakkale!!! Bu benzetmeye sadece “hayret” diyorum… Yoksa Anzaklar karaya çıktı da haberimiz mi yok! Trafik sorununu "trafik canavarı"na havale etmiştik. Bunu da İngiliz gavuruna yıkar, aradan sıyrılırız! Biz bir şey yapmadık ki??


Sözün bittiği yerdeyiz!
       Söz vardı da biz mi duymadık? Hangi sözler konuşuldu? Herkes bütün söyleyeceğini söyledi mi? çözüm önerilerinin içinde ya mermiler var, ya roketler, ya da gireriz, orayı da bombalarız, burayı da bombalarız, kulaklarını da çekeriz... Ya da kelle sayısıyla haklarından geliriz! Ama hiç "insan" yok!! İnsansız hava araçları ve insansız çözümler!!! 

Takdir-i ilahi
     Bir ilköğretim okulunun ana sınıfına devam ederken, tuvalette üzerine lavabo düşmesi sonucu ölen çocuk için ailesine söylenen; takdir-i ilahi! Ne kadar korkunç!!
      Bu yaştaki çocukların kullandıkları lavabolar onların boylarına göre yapılmış olsaydı (bırakın kötü işçilik, kırık, çürük gibi faktörleri..) lavabo ancak çocuğun ayağına düşerdi. Olayın sebebi, sebepleri, suçlusu vs bir yana, olayı “takdir-i ilahi” diye yorumlayan yöneticileri duyunca bunun en son olay olmayacağını anlıyor insan. Demek ki kutsal kitabın tedbirlerden bahseden kısımlarından da haberleri yok bunların, çok yazık!

Tam demokrasi!
      Ne demektir tam demokrasi? Demokrasi denilen şeyin yarımı, çeyreği olur mu? Demokrasi ya vardır, ya yoktur. 

Mutlu son
      Neden evlilikle biten tüm beraberlikler için "mutlu son" denir? Evlenince her şey biter mi? veya evlendikten sonrası baska bir yaşam mı? Ya da evliliklerde mutlu son olmaz mı? Evliliğin mutlu sonu "boşanma" mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder