22 Eylül 2012 Cumartesi

IMAGINE


"imagine"  

John Lennon bu şarkıyı Yoko Ono ile evlenip Beatles grubundan ayrıldıktan sonra 1971'de yazmış. Hayalleri sınırsız ya! Önce sınırları kaldırmış. Açlık ve açgözlülük de olmasın demiş. Kardeşlik demiş. Her şeyi paylaşalım demiş. Eh, o arada dinlere de gerek kalmaz demiş. Ahlak, vicdan ve hoşgörü kendiliğinden gelir, savaşlar biter diye düşünmüş. Şimdi sıra sizde. Siz de bu hayallere katılın ve Lennon'a yalnız olmadığını gösterin. Bir insanın; Kendi istemeden, kendi seçmediği halde, tamamen tesadüfen doğduğu bir yerde ve şekilde, dünya üzerinde veya evrende her hangi bir noktada, sırf o noktada doğdu ve o dili konuştu diye, herkesten daha sarı veya siyah diye, ona değil de buna inanıyor diye herkesten daha iyi veya herkesten daha kötü olmadığı, onun da diğerleri gibi yaşama hakkı olduğu bir dünyayı hayal edin veya böyle bir dünya olacağına inanın,  Tevfik Fikret'in yüz yıl önce inandığı gibi;

...
Kutsal ve yüce, ona vicdanla inandım
Yeryüzü vatanım, insan soyu milletimdir benim
Ancak böyle düşünenin insan olacağına inandım
Şeytan da biziz cin de, ne şeytan ne melek var
Dünya dönecek cennete insanla, inandım...

...
Tekmil insanlar kardeşi birbirinin… bir hayal bu! 
Olsun, ben o hayale de bin canla inandım.
İnsan eti yenmez; oh, dedim içimden, ne iyi 
Bir an için dedelerimi unuttum da, inandım.
Kan şiddeti besler, şiddet kanı; bu düşmanlık
Kan ateşidir, sönmeyecek kanla, inandım...


Nerede olduğunu hatırlamadığım bir yerlerde, Lennon’un bu güzelim şarkısının bin yılın şarkısı seçildiğini, bir yerde de sakıncalı bulunduğunu, marksist şarkı diye damgalandığını okumuştum. Şarkının özellikle bir cümlesi bizim için de çok sakıncalıydı. Londra Olimpiyatlarının kapanış seremonisinde, şarkının sözleri tercüme edilirken TRT, "dinler de olmasın" cümlesini es geçmişti. Gerçi yasaklar ve bazı şeylerin "Es" geçilmesi bizim alıştığımız bir şeydi. Büyüklerimiz bizden daha iyisini bilir ve yasaklar bizi her türlü sapkın fikirden korurdu. Örneğin vaktiyle Stanley Kubrick'in "2001" filmi, "bu filmdeki kara taşın tanrıyla alakası yoktur" açıklamasıyla yayına sokulmuştu. Görüyorum ki evrende yalnız değiliz. "Imagine", yani "hayal et" şarkısı 11 eylül saldırıları sonrası, özgürlükler ülkesi (!) Amerika Birleşik Devletleri'nde yasaklanan 150 şarkıdan biri oldu. Sebep yine dinle ilgili satırıydı. Malum, kutsala dokunan yanar! Unuttukları; İnsan ve kitaplardan farklı olarak, şarkıların yakılamamasıydı. 2006 yılında da diğer bir özgürlük ülkesi İngiltere'de bir Anglikan kilisesinin yöneticileri, kamuya açık yerlerde söylenmesinin uygun olmadığını ileri sürerek, yıl sonu eğlencelerinde ilkokul öğrencilerinin şarkıyı söylemelerine engel olmuşlardı. Umarım ki bu, çocukların öyle bir dünyayı hayal etmelerine engel olmamıştır.

İki ülke için de demokrat değil de "özgürlük" vurgusu yapmamın nedeni, demokrasiyle özgürlükleri aynı kefeye koymamam ve iki ülkenin de özgürlük klişesiyle anılmaktan pek mutlu olmasıdır. O sıralar insanlar bu yasakların üzerinde pek durmadı. İnsanların din sarmalında kafalarının karıştığı günlerdi. Dinler vardı ve öbür din bizim dini öldürüyordu. Şimdi de bizim din öbür dini öldürmeliydi.

Derken 2012 yılı Ocak ayının 7nci gününde Times meydanında yapılan yılbaşı kutlamalarında Cee Lo Green isimli bir şarkıcı "Imagine" şarkısını ufak (!) bir değişiklik yaparak okudu, bütün dinleri şarkıya soktu: and all religion are true... Meydanı dolduran her yaştan insan şarkıcıyı alkışladı. Ne de olsa şarkıyı seviyorlardı. Bu sevgi uğruna o kadar iyi "şey" yapan adamın bir hatasını yıllarca sineye çekmişlerdi. Veya John Lennon'dan dinlerken onlara pek romantik gelmişti. Ama dinsiz de olur muydu?  Cennet yoksa ölünce nereye gidecektik? Ve sonunda şarkıdaki ve az kalsın, hayatlarında olabilecek tek hatayı da Green düzeltmişti. 

Buraya kadar ki onların hayatıydı. Dinlerine kavuştular ve olay bitti. Bizim için sorun daha büyük. Bizim sorunumuzun çözümü için birilerinin çıkıp, şarkının tamamını değiştirmesi lazım. Etrafıma bakıyorum, tahammülsüzlük, şiddet almış başını gidiyor. Tam da Fikret’in dediği yerdeyiz; kan şiddeti, şiddet kanı besliyor. Haberlerin eteklerinden kan damlıyor. Bir yanda giderek artan muhafazakarlık, bir yanda hamaset milliyetçiliği ve her yanda kan… Lennon’un korktuğu başımıza geldi. Olmasın dediği şeylerin kölesi olduk. Uğruna öldük ve öldürdük. En önemlisi barışı öldürdük. Melodisi güzeldi, ama sözlerini anlamadık. Şarkının sadece bir satırı bile hayal kurmaya değerdi, başaramadık! 



Cennetin olmadığını hayal et
Üstümüzdeyse sadece gökyüzü var
Hayal et bütün insanların
bu gün için yaşadığını...
Hiç ülke olmadığını hayal et
Öldürecek ve uğruna ölecek bir şey yok
Ve din de yok
Hayal et bütün insanların
hayatı barış içinde yaşadığını
Hırsa ve açgözlülüğe gerek yok
İnsanların kardeşliğini
Hayat et bütün insanların
Tüm dünyayı paylaştığını
Benim bir hayalci olduğumu söyleyebilirsin
ama tek ben değilim
Umarım bir gün sen de bize katılırsın
Ve dünya yekvücut olarak yaşar


3 yorum:

  1. Bu Tevfik Fikret olayı geçen ayki sanırım Atlas tarih veya NTV tarih'de yer almıştı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o yazıyı bulabilir misin lütfen? "imagine" hakkındaki güzel yazılardan birisini Milliyet gazetesinden Mehmet Tez yazmıştı. ben de "sevdiğim şarkıların sözleri" sayfasında ondan alıntı yapmıştım.

      Sil
    2. Bu güzel yazın Tayland anılarımdaki bir günü getirdi aklıma.Bu an ,bu ses ,özellikle bu resimler hep kalacak dersin ya..İşte benim günlüğümden.

      Chiang Mai-Şubat ayının ilk Cumartesisi Çiçek Festivali...Müzik eşliğinde bir çiçekli geçit.Çeşitli Watları ziyaret. Wat Suthep bayağı etkileyici.Uzun boyunlu kadınlar (Palong Kadınları)köyü, Myanmar’dan göçeden insanlara tahsis edilmiş bir köy(Kadınları boyunlarını 6 yaşından sonra , sonunda yaklaşık 5 kg.a varan bronz halkalarla uzatıyorlar kutsal ejderhalar gibi uzun boyunlu olsunlar ve doğurganlıkları artsın diye),timsah,orkide çiftlikleri.



      Ve akşam gece çarşısında yemek ,dans, müzik.Çarşı sahnesinde birden bir kadın.Söylemeye başlıyor..

      The Beatles/J.Lennon “Imagıne”ının bir Taylı kadın tarafından bu denli güzel söylenebileceği hayal etmiş miydi acaba..Büyülendik.O kadın ,nereden geldiği belli olmayan bu hayranına gülüp ,el sallıyor..



      Cennetin olmadığını hayal et
      Üstümüzdeyse sadece gökyüzü var

      Hayal et bütün insanların
      bu gün için yaşadığını...
      Hiç ülke olmadığını hayal et
      Öldürecek ve uğruna ölecek bir şey yok
      Ve din de yok
      Hayal et bütün insanların
      hayatı barış içinde yaşadığını
      Hırsa ve açgözlülüğe gerek yok
      İnsanların kardeşliğini
      Hayat et bütün insanların
      Tüm dünyayı paylaştığını
      Benim bir hayalci olduğumu söyleyebilirsin
      ama tek ben değilim
      Umarım bir gün sen de bize katılırsın
      Ve dünya yekvücut olarak yaşar



      1980 de öldürülen John Lennon 1999 senesine kadar süren ve 14 milyon kişiden 3 milyonunun ölümüne(sırf köylü iktidarı yaratmak üzere bütün eğitimliler katledilmiş/gözlüklülerin hiç şansı yokmuş) neden olan Kamboçya iç savaşının nasıl sürdüğünü görse neler söylerdi acaba..Gerçi onun bildiği Vietnam savaşının felaketi de bir başka trajediydi ya..

      O muhteşem imparatorluğun kalıntılarının arasında şarkı söyleyen mayın tarlalarında ayağını,bacağını,elini,gözünü kaybeden insanları görse,Su kanallarının üzerinde, kenarındaki evlerde,kayıklarda yaşayan binlerce zor şartlardaki çocuğu görse.



      Angkor MS 900 larda Güneydoğu Asya’da kurulu Khmer imparatorluğunun başkenti.O sıralar 3 milyon kişi yaşarmış./ Paris’de sadece 30000 kişinin yaşadığı dönem.Angkor gördüğümüz en büyük tapınak topluluğu.Km lerce kalıntı.Duvarlarına,ince ince destanlar işlenmiş.5 başlı ejderhalar (naga),kutsal taşıyıcıları.Tropikal ormanlar kalıntıları yok etmeye uğraşıyor sanki.Doğayla savaşan insan bazen burdaki gibi temizleyip gizleri ortaya çıkartıyor,bazen de yıllara gömüyor.Chiang Mai den Siem Reap’a.Hint kültüründen Çin kültürüne.Budhaya.Mae Sai den Myanmar’a.Golden Triangle’dan,Chiang Khong,Chiang Rai’den Laos’a. Mekong nehri bu farklılıkları birleştiriyor.Kuşetli tren,klimalı minibüs ve taksiler,tuktuklar,vantilatörlü burunlu otobüslerle

      Anılara işlenen bir Kuzey Tayland yolculuğu.



      14,02,2012 /Bangkok –Herkes Sevgililer gününü kutluyor.Biz de kapanışı muhteşem kanal üzerindeki Mandarin Oriental Otelin terasındaki lokantada yapıyoruz. Şık giysili kadınlar,pembe tuvalet ve şapkalı Taylandlı kadınlar,ışıklar içersinde nehre karşı havai fişek gösterisi ve şık yemekler.Harikulade bir ortam. Ama nerde o cırcır böceği,ipekböceği kozası,tırtıl ve çekirgelerin karidesli kızartmaların ,baharatlı sebzeli çorbaların tadı.Sonra Bangkok’un en çok önerilen Pat Pong bölgesi.Kızları.Davetkar kadınlar.Amerikanvari bar gösterileri.Tüm turistler bu dar alışveriş tezgahları arasında..Dünyayı para idare ediyor.

      Tüm nefret kalıntıları,tohumları bu kağıt parçalarıyla siliniyor.Avrupalılar ,Amerikalılar,haftalık arkadaşlarıyla mutlu ,mesut gülüyorlar.



      Sil