Ancelina Coli de nereden çıktı demeyin. Kamboçya'da her taşın altından Ancelina çıkıyor. Tuktuka biniyorsunuz Ancelina, yemeğe gidiyorsunuz Ancelina, kokteyl istiyorsunuz Ancelina, yetimhanede Ancelina, tapınakta Ancelina... Pardon, tapınakta Ancelina, 9 mm "Twin Colt" kuşanıp Lara Croft oluyor. Angkor bölgesinde "Şimdi nereye gidelim" sorusunun cevabı tüm tuktuk sürücüleri için aynı: Tomb Raider! Ancelina konusuna tekrar döneceğimizi, daha önce yazdığım Vietnam bahsinde hafifçe çıtlatmıştım, Vietnam savaşının bitişi ve Ancelina'nın doğuşu diye; Yıl 1975! Şimdi 30 Ekim 2012...
Kamboçya'dayız ve Ancelina efsanesinin tam ortasındayız. Ancelina şimdi 37 yaşında, Kamboçya'lı, Etiopya'lı, Vietnam'lı üç evlatlık ve birisi Namibia doğumlu, son ikisi ikiz 6 çocuk annesi, ABD ve Kamboçya vatandaşı, Saraybosna fahri hemşehrisi, kısacası tam bir dünya vatandaşı! Beni şaşırtan şeylerden birincisi, Etiyopyalı 6 aylık Zahara'yı AIDS olduğunu bile bile evlatlık almasıydı. Gerçi daha sonra AIDS ile ilgisi olmadığı anlaşılıyor, ama olsun, niyet önemli...İkinci "şey" de, bu çocukların fotoğraflarını çekebilmek için, gazeteci milletinin Jolie-Pitt ailesine 15-20 milyon dolar civarında para ödemiş olmaları!
Kamboçya gibi bir ülkenin Ancelina ile anılması, Pol Pot ile anılmasından her zaman daha iyidir. Adam ülkenin adını "Kampuchea Halk Cumhuriyeti" koyup, köylü iktidarı yaratmak uğruna aynı halktan üç milyon kişiyi ölüm tarlalarına gömmüş. "Ölüm tarlaları, The Killing fields" yerine "Tomb Raider" her zaman tercihim olur. Bu tercihimin bir sebebi Pol Pot'un eğitimlilere ve gözlüklülere fena halde takmış olması ise de, diğer sebebi Lara Croft'un dar taytıdır.Kamboçya
Esasında buna Kamboçya gezisi demek pek doğru olmaz. Hanoi'den uçağa binip Siem Reap'a geldik, iki gün kaldık, Angkor ve bir saat mesafede bir "yüzer köy" gördük. Bangkok uçağına bindik ve ayrıldık. Buna Siem Reap, veya kısaca "Angkor" gezisi diyelim.
Zeynep'in hazırladığı programa devam ediyoruz:
30 Ekim Salı Hanoi'den Cambodia / Siem
Reap, 17.10-18.50 (1 saat), Vietnam Airlines, 1207 dolar The Siem Reap Hostel, 24 dolar "private" (benim Jale'yle kalacağım oda) + 6 dolar "dorm", Zeynep ve Ayşe'nin 4 yabancı kız ile birlikte kalacakları oda = 60 dolar, 4 kişi, 2 gece. http://www.thesiemreaphostel.com/
Ücretsiz hava alanı servisi
31 Ekim Çarşamba Cambodia / Siem Reap, Angkor Wat gezisi, konaklama Siem Reap Hostel
1 Kasım Perşembe Cambodia / Siem Reap'tan Bangkok,
19.45-20.40 (55 dak.), Bangkok Airways, 868 dolar. 1 Amerikan Doları = 3931 Cambodien Riel, piyasa da 4000 - 4100 arasında işlem görüyor.
Siem Reap
Ücretsiz hava alanı servisi
31 Ekim Çarşamba Cambodia / Siem Reap, Angkor Wat gezisi, konaklama Siem Reap Hostel
1 Kasım Perşembe Cambodia / Siem Reap'tan Bangkok,
19.45-20.40 (55 dak.), Bangkok Airways, 868 dolar. 1 Amerikan Doları = 3931 Cambodien Riel, piyasa da 4000 - 4100 arasında işlem görüyor.
Bu sonuncu cümle külliyen yanlış. Ortalıkta Riel yok, dolayısıyla işlem filan da yok. Sadece Amerikan doları var. Riel nasıl bir şeydir, görün diye fotoğrafını koydum.
Siem Reap
Siem Reap, Büyük Göl'ün (Tonle Sap) hemen kuzeyinde, ortasından ırmak geçen, 174bin küsur nüfuslu ufak bir yerleşim yeri. Kenti ortalayan Sivutha Caddesi ve eski pazar alanının (Psar Chas) etrafında yer alan bir kaç kolonyal Fransız binası ve bolca turistik işletmeden ibaret. Hemen yakınında Angkor tapınakları olmasa uğramaya değmeyecek ufak ve kişiliksiz bir yer. İsmi kendisinden daha heybetli; Khmer dilinde "Siyamı dümdüz ettik, Siyamı yendik" gibi bir anlamı var. Siyam, bildiğiniz Thai, Tay krallığı oluyor. Bir zamanlar kel kafalı Yul Brynner'ın 133 dakika krallık yaptığı Siyam...
Ayrılırken bizim küçük adamla ertesi sabah için randevulaştık. Gün ağarmadan yola düşmek lazım. Sabah 3:30'da bizi otelden alacak, Angkor'a götürecek, bütün gün emrimize amade olacak, 15 dolarımızı alacak. Tarife böyle! 20 dolar verirseniz o aldığınla, siz verdiğinizle kendinizi zengin hissedeceksiniz. Şoförümüze ısınmıştık bir kere, paramızı alacaksa o alsın dedik, el sıkıştık. Şoföre ısınmak ne demek anlatayım; şoför (chauffeur) kelimesi Fransızca'daki "chauffe" kökünden türediği için,"ateşçi, ısıtıcı" anlamına da kullanılıyormuş (muş!). Bunu yeni öğrendiğim için fırsat bu fırsat, satayım dedim. Adamımız ısınma faslını abartmayalım diye iyice tembihledi; sabah soğuk olur, aman sıkı giyinin...
Her masada üzerinde Ancelina yengemizin fotoğrafı olan, naylonla kaplı bir broşür duruyor. Resmi yanda. Yazılar kısmen de olsa nasıl bir yerde olduğumuza dair bilgi veriyor. Tercüme edelim; - Restoranımız, batı standardındaki mutfağında hazırlanan taze malzeme kullanır. MSG kullanılmaz!
- Tüm sebzeler arıtılmış suda temizlenir ve kullanılan bütün buzlar yine arıtılmış sudan yapılır. Gözlerim yaşardı! Huzur içinde ishal olabilirim!
- Ödemeler lütfen SADECE NAKİT, ATM sokağın karşısında... İşaret ettikleri ATM'de Riel yok, dolayısıyla sadece nakit demek, sadece dolar demek oluyor. Kahrolsun Amerika, yaşasın Amerikan Doları!
- Tomb Raider kokteylimizi deneyin. Angelina Jolie tarafından 2000'de başlatıldı! Her onuncu satış beleş, her beş yüzüncü satışta 100 dolar, artı bir tişört!
Siz sevgili okurlarım için bu kokteyli araştırdım. Ancelina bana uğrarsa diye de bir umudum var. Kokteyl için iki farklı tarif buldum. Votka, Malibu, rum ve ananas suyu karıştırılır, bardağın kenarına bir şemsiye takılır, Ancelina'ya uzatılır. Veya Cointreau likör, misket limonu, soda karıştırılır, bardağın kenarına şemsiye takılır, Ancelina'ya uzatılır. Şemsiye kesin doğru (gibi)! Fakat ben, Ancelina'yı şemsiyeli bir bardakla hayal etmekte güçlük çekiyorum...
The Siem Reap Hostel
Sözü sırt çantalı gezginlere bırakıyorum. (Arka planı renkli olan satırlar onlara ait):
GREEN GECKO PROJECT
Yeşil Kertenkele Projesi
9:30 - 10:30 pazartesi - cuma
2004 yılında Avustralya'lı bir kadın, Tania Palmer, uçakla bir yere giderken o ayki uçuş dergisinde Kamboçya'da yaşanan felaketleri ve kimsesiz çocukların hal-i pür melalini okumuş ve o anda karar vermiş. Uçaktan iner inmez yeni bir bilet alıp Kamboçya'ya uçmuş. Çocuklara çeşitli yollarla yardım etmeye başlamış. İlk sığınma evini açtığında yoldan geçen birisi; buranın adı ne? diye sormuş. Bunun üzerine daha iyi örgütlenmek gerektiğini anlamış. Böylece "Yeşil kertenkele projesi" ortaya çıkmış. Asya sembolizminde yeşil renk; sonsuzluk, aile, uyum, sağlık, barış anlamına geliyor. Ayrıca yaşam, büyüme, yenilenme, çevre ve tazelik vurgusu yapıyor. Bir söyleşide; Her tarafta yüzlerce yeşil kertenkele olması beni çok şaşırtmıştı, diyor, Tania hanım. "Yeşil kertenkeleler ses çıkaran tek sürüngen çeşididir. Akşamları avlanırlar, yakalandıklarında kuyruklarını bırakıp kaçarlar. Doğar doğmaz kendi başlarına kalırlar ve hiç bir süreçte ana-baba korumasında değildirler. Kamboçyalı sokak çocuklarını yeşil kertenkelelere benzetirim. Her zaman her yerdeler ve paralı turistlerin peşindeler..."
Seeing hands massage
Gören eller masajı - tüm vücut 5 dolar!
Körlere yardım edin - onlara iş verin - kendi kendilerine yetsinler!
(yazan kişi bu işi çok sevmiş ki, adresin krokisini çizmiş, iki yanına da kalp işareti yapmış!)
Asya'daki en iyi masaj! Çok kibar ve düşünceli (beni bir endişe sardığından yakınınca bacaklarımı örttü :)) ve masanın altından burnumu kaşıdı!! Çok nazik - diğerleri gibi ağrılı yapmıyor! Daha sert olmayı teklif etti... yani siz nasıl ve her ne isterseniz onu yapacak! Gidin ve onları görün! Kalp gülücük ve yine kalp...
Yazarın notu (ben oluyorum): Başka bir kaynakta bu tip yerlerde çalışanların çoğunun gerçekte kör olmadıklarını okudum. Piyasa meselesi! İşin tuttuğunu görünce (!), faydalanmamak için kör olmak lazım!
CDO (Childrens Developement Org., Çocukların Gelişimi Örgütü)
CDO'yu ziyaret ettik. Çocuklarla takılmak korkunç eğlenceliydi. Onlara badminton ve ayak topları aldık. Bir sürü oyuncakları var, onun için ayrıca para harcamanıza gerek yok. Sadece birlikte olmanız ve onlarla oynamanız, ilişki kurmanız yeter. Burası bir yetimhane değil. Çocuklar okulu, suyu, elektriği, sağlık ocağı olmayan çok fakir bir köyden getirilmiş... Köyleri toparlamaya çalışan proje çalışmaları var. Köylerinin durumu düzelinceye kadar burada bakılacaklar ve eğitim görecekler. Bunun için anne ve babalarından izin alınmış. Sonra geri dönecekler...
Mr. Thoer
Çoğu yetim olan Kamboçyalı gençlere ingilizce öğretmek isterseniz, ve sadece bir saat ayırabiliyorsanız, tam size göre...
Tuk-tuk sürücüsü Mr.Thoer ile irtibat kurun. Sizi öğleden sonra 5.30'da alacak, kendi evinde kurduğu küçük okula götürecek... Fantastic experience!
Terzi
Salin'in dükkanını görün. "Artisans d'Angkor" karşısında! Her şeyi kopyalayabiliyor ve ingilizce konuşabiliyor.
Yazan kişi "copy" kelimesinin altını çizmiş. Her halde, hangi modeli gösterirseniz taklit ediyorlar anlamına!
ACODO için zaman ayırın
(Assisting Cambodian Orphans and the Disabled Organization)
İnternette ACODO'yu arayıp bulduk. Kent merkezinden sadece 1 km uzakta, tuktuk ile 1 dolar... ACODO yetim ve engelli çocuklarla ilgilenen bir sivil toplum kuruluşu. İhtiyaçlarını internet kanalıyla güncel olarak duyuruyorlar, fakat aşağıdakilere sürekli ihtiyaç var;
- Yemek malzemeleri (pirinç, yağ, sebze, meyve, baharatlar vb)
- sağlık ve temizleme ürünleri (sabun, şampuan vb)
Yiyecek malzemeleri almak isterseniz yakındaki bir marketten uygun fiyatlarla temin edebilirsiniz. 50 kg pirinç 24 dolar...
İnanılmaz derecede tatlı, minnet dolu ve mutlu 76 çocuk, personel ileri derecede misafirperver... Eğer yağmurlu bir günü iyi bir şekilde doldurmak isterseniz sadece 1 saatlik bir ziyaret bile yeter. Laura & Chrissie 28.10.2012
Kamboçya'daki en kutsal yeri görün!
Yüzme, bisiklet, piknik, tarih dolu muhteşem bir gün... Gitmeye değer... 32 dolar. Fazla gibi gözüküyor ama her sentine değer...
Not: "Phnom" tepe demek. "Kulen" de bu bölgede yetişen Lychee bitkisi. Türkçesini bulamadım ama bir resmini buldum. Siem Reap'ın 48 km kuzeyindeki Lychee tepesi kutsal kabul ediliyor. Hindular ve Budistler buraya hac için geliyorlarmış...
Battambang
Orijinal Kamboçya. Az turist, bol yağmur, çok çocuk...
Otobüsle 4 saat, 4 dolar...
Bambudan yapılmış trene binin. Yakında kaldırılacak. Su motoruyla çalışıyor. Karşıdan başka tren gelince yolcular inip treni kenara çekiyor. Diğeri geçince kaldırıp tekrar raylara koyuyorlar.
balık ezmesi yiyin (yiyin de görün, berbat kokuyor!)
Bambu kamışı içinde pirinç yiyin, zencefil gazozu için. Burası Kamboçya'nın pirinç kavanozu...
Banon tapınağı onbirinci yüzyılda yapılmış. Angkor Wat'a esin kaynağı olan tapınak. Onun biraz daha küçüğü... Beş kulesi var. Sık bitki örtüsü arasında tapınağın tamamını görmek zor...
İçinde milyonlarca yarasanın yaşadığı mağaraya gidin...
Parlak dişler
Dr. Sok Hoeun 10 dolara dişlerinizi temizliyor. telefon; 012 258125
Yalan
Bu ürünlerin üretiminde çocuk çalıştırılmamış! İnanmak isterseniz o size kalmış...
Bu ürünlerin üretiminde çocuk çalıştırılmamış! İnanmak isterseniz o size kalmış...
İyi bir saç kesimine mi ihtiyacınız var?
Avustralyalı çok güzel bir kadın, 15 dolar ve üstü (üst katta!)...
Lokal flora ve fauna görmek ister misiniz?
Arıcı Dani bir entomolojist (böceklerle ilgilenen zoolog) ve size eko-tur yaptırıyor. Detaylar için web sayfasına göz atın: www.beesunlimited.com
Ne kadar kötü hissetseniz de çocuklara para vermeyin
Çocuklara bir şeyler almayın. Aldığınız şeyi tekrar dükkanlara satıyorlar. Para kazandıkça da sokak çocuğu olarak kalıyorlar. Angkor çevresinde her türlü istismara açık 1500 çocuk sokaklarda çalıştırılıyor.
Yetim çocuk ticaretine karşı dikkatli olun. Bu çocuklardan birisini hangi sebeple olursa olsun odanıza götürmek iyi bir düşünce değil...
Burada çok ucuz!
Hırsız var!
Bir yere giderken ve gece tüm kapılarınızı sıkıca kapatın. Biz gece uyurken hırsızlar gece içeri girip kameramı çaldı!
(yazarın notu: benim değil, bu notu yazan gezginin kamerası...)
(yazarın notu: benim değil, bu notu yazan gezginin kamerası...)
Gitmeyin:
Mayın Müzesi
Cambodian Cultural Village - turist tuzağı.
Timsah Çiftliği
Chong Khneas Köyü
-
Tuktuk sürücüleri size mutlaka yüzen evleri, gölde yaşayan Vietnam'lıları görmeniz gerektiğini söyleyecekler. Konik şapkalı herkes Vietnamlı değil. Köy fazlaca turistik ve para tuzağı. Pazarlık yok, tavırlar rahatsız edici.... Çok polis var, fakat onlar da soyguna ortak...
Gidin:
Kampong Phluk
Ağustos - Aralık arasında gerçekten görülmesi gereken bir yer. 16 km karayolu, gerisi su yolu. Orman içlerinde kano yapmak için de vakit ayırın!
Bir buçuk saat kadar sonra göl kıyısına geldik. Daha doğrusu göle doğru uzanan bir su yolunun, dere ağzı veya haliç gibi bir yerin kenarına... Burada bekleyen teknelerden birisine bindik. Tekne pejmürde, sürücü çocuk daha da pejmürde. Sürücü diyorum, çünkü ön taraftaki teşkilat; debriyaj, gaz, vites kolu, hepsi eski bir otomobilden alınmış gibi. Bir ara motorun devri düştü, durur gibi oldu (sonra da durdu!). Çocuk gaz pedalının üstüne bir ağırlık koyup uskuru kontrole gidince, gözümün önüne benim emektar vosvos geldi.
Dönüşümüz okulun dağılma zamanına denk geldi. Çocuklar beyaz gömlekler ve sırtlarında çantalarıyla ikili, üçlü, kayıklarına atlamış evlerine dönüyorlardı...
Sırt çantalı gezginlerden Angkor hakkında tavsiyeler
1. Eğer hava bulutluysa gün doğumunu göreceğim diye canınızı sıkmayın.
3. Sıkı tapınak geziciler için:
- Üç günlük giriş kartı alın. 40 dolar. Aynı hafta içinde üç ayrı gün kullanılabiliyor.
- İlk gün genel bir tur için tuktuk kullanın. Günlük kirası 15 dolar. Sonrası için bisiklet ayarlayın. Kalabalıktan kaçın. Ta Prohm sabah 6'da daha sessiz ve hoş.
- Ulusal Angkor müzesine gidin. Tuktukla 1-2 dolar
- Tarihle doyun
- Heyecan verici gün doğumunu seyredin (sinemada!)
- Daha kaliteli hediyelikler görün
- Müzeleri seviyorsanız çok iyi. Sessiz, serin ve sakin...
Kağıtların sonu, yazarın notu
Bu yolculuğum sırasında hostelde ve çeşitli yerlerde, Kamboçya'ya ve diğer felaket bölgelerine yapılan yardımlar konusunda çeşitli yazılar okudum. Kamboçya, tıpkı Endonezya gibi, yaşanan kitlesel felaketlerden dersler çıkartılması gereken bir ülke. Bu nedenle, Angkor konusuna girmeden önce bir özet yapmak istiyorum. Kendi yaşadıklarımızdan ders almadık, bari onlarınkinden alalım. Kıssadan hisse;- Bir yerlerde felaket olduğunda, özellikle ilk zamanlarda para göndermek çok iyi bir fikir değil. Hızla yapılan yardım ve bağışlarda kayıp oranları daha yüksek. Kayıp veya cebellezi!
- Ortalıkta parayla alabileceğiniz bir şey kalmayınca, paranızın olması anlamsız hale geliyor... Arakçılar da; bunlar parayı ne yapacaklar? diye düşünüyor her halde!
- Gönderilen paraların çoğu aracılara, bürokrasiye ve felaketle ilgisi olmayan projelere gidiyor. Depremzedeler için yaptığımız yardımların dış borç ödemelerine gitmesi gibi...
- Dışarıdan yardım için gelenlerin kendileri için yaptığı masraflar, yaptıkları yardımdan daha fazla.
- Yardım olarak gönderilen yiyecek çuvalları içinden kum ve taş dahil her şey çıkabiliyor. Yardımı yapan tarafta da sorun var! Bu adamlar cehennemlik demekten başka çözümler lazım.
- Yardım olayının kendisi ve pazarlaması da kar getiren bir iş haline gelebiliyor. Haksız kazanç ve rüşvet akıl almaz boyutlara ulaşıyor...
- Aracı kurumlar ve bürokrasi denetlenemiyor veya denetim yetersiz
- Bazı iş adamları ve politikacılar dahil, her çeşit fırsatçı için felaket bölgeleri sonsuz fırsatlar vadediyor. Yardımları bu sarmalın dışında tutabilmek lazım. Nasıl, bilmiyorum...
- Yardım konusunda felaket bölgesinde hizmet veren kuruluşlar, direkt ve aracısız yardım alırlarsa daha başarılı oluyorlar...
- Dünyada milyonlarca insanın normal yaşamları da yeterince kötü. Çoğu bölgede insanlar için "normal" kavramı bizim anlayabileceğimizden farklı, sürekli felaket durumu gibi bir şey! Gerçek "survivor" bu insanlar!
- Kötü koşullarda yaşama deneyimi felaketlerin üstesinden gelmeyi de kolaylaştırabiliyor. Yeter ki can kaybı olmasın...
- Felaket bölgesindeki insanların yaşam koşullarını, sadece felaket anında değil, sürekli olarak düzeltmek için çalışmalı... Bu bir utopia, ama ne yapayım, hayal de mi etmeyeyim?

Gördüğümüz Angkor
Gene Angkor'a dönelim. Angkor Wat, bölgede bulunan tapınaklardan sadece birisi. Dünyada ibadet için yapılmış en büyük anıt! Wat, tapınak arazisi demek. Angkor Wat bu durumda "tapınak kenti" demek oluyor. Hindu inancına göre tanrıların yaşadığı Meru Dağını simgeleyen kubbeleri ülkenin sembolü olmuş. Bayraklarında ve kağıt paralarında bu kubbelerin resmi var. Kompleksin etrafındaki su dolu hendekler ise dünyayı saran okyanusları temsil ediyor. Büyük Kent, "Angkor Thom" ise son başkent. Tam ortasında Bayon tapınağı var.
Angkor, Siem Reap merkezinden 5-6 km uzakta bulunuyor. Ana girişte ücret ödeniyor. Yirmi dolara bir günlük bilet alırsanız, aynı gün içinde tekrar tekrar girip çıkabilirsiniz. Bölgede yüzlerce tapınak var. Bir gün veya üç gün, tapınakların hepsini gezmek kolay iş değil. Örnekleme yapmak daha iyi. Bizim bir günümüz var ve bu nedenle dört tanesini seçtik; Angor Wat, Bayon, Fil Terası ve Ta Phrom. Zaten daha fazlasına gücümüz yetmedi. Seçim nedenlerimize gelince; Angkor Wat'a sabah gün doğarken gittik, en ünlüsü olduğu için... Angkor Thom, thom neydi, wat neydi derken, bizim tuktuk getirdi, herkesi getirdiği için... Bayon'da kararlıydık, Heyzen isimli bir gezgin vadinin en güzel yeridir, dediği için... Filler terası kralların ordularını seyrettiği yerdi, oraya da gittik, yolumuzun üstünde olduğu için... En son Ta Prohm'a gittik, Lara Croft'u görmek için...
Ve yorulduk. Fiziki yoğunluğa bir de zihinsel yorgunluk eklendi. Buraya en aşağı iki gün gelmek lazımmış. Bizimkisi Woody Allen'ın Savaş ve Barış romanını hızlı okuma tekniği ile okumasına benzedi. Rivayet o ki, roman hakkında görüşlerini soranlara; hikaye Rusya'da geçiyor! demiş.
Ta Prohm
Bölgedeki tapınaklar önceleri hemen tamamen bitkisel bir örtü altındaymış. Taşların arasından büyüyen devasa incir, "spung" ve kapok ağaçları her tarafı kaplamış. Özellikle "Spung" ağaçları. Bu kelimenin latincesini buldum ama Türkçesini bulamadım. Herhalde buralarda yetişmediği için. 1907-70 arasında Fransız arkeologlar büyük ölçüde bir temizlik ve restorasyon yaparak tapınakları gezilebilir hale getirmişler. Yüzlerce tapınak arasında sadece birisini, ağaçlarla muhteşem bir bütünlük içinde kaynaşan "Ta Prohm" tapınağını, örnek olsun diye, olduğu gibi bırakmışlar. Gözüme kitapçı çocuklardan birisini kestirdim. Kitap kuşe kağıtta, gayet kaliteli bir baskı gibi gözüküyordu. Arka sayfada 27:95 USD fiyat basılıydı, etiketinde değil, orijinal baskısında. Türkiye'de bu nitelikte bir kitabı 30 liradan aşağı alamazdım. Fakat kafam karıştı. Biraz ileride diğer bir çocuğa sordum. 10 dolar dedi. Sayfaları kontrol ettim, eksik gözükmüyordu. Kısa bir tereddüt geçirip, önüme çıkan üçüncü satıcıya direkt 5 dolar dedim. 5 dolara verirsen alırım. Eksik sayfası olsa ne yazar? Korsan olduğunu da kimseye söylemem! Belki de korsan değildir. Sonuçta beş dolara güzel bir "Antik Angkor" kitabım oldu. Tek eksiği içinde Angelina Jolie sayfası olmamasıydı.
Evrensel Hinduizm Cemiyeti Başkanı, Ta Prohm'un yeni isminin artık "Angelina Jolie Tapınağı" olduğunu söylemiş. Yakışır. Kral Jayavarman "Brahma'nın gözü" adını verdiği tapınağı annesine adamış. Belki de Ancelina, Brahma'nın yeniden canlanmış halidir ve bu ana şefkatiyle sonunda tekrar Brahma'ya ulaşacaktır. Kimbilir? Solucan ve kaplumbağalar bile başardığına göre Ancelina haydi haydi başarır.
Muson ve en son
Bana kalırsa, hava yağmurlu bile olsa, sabah dört otuzda kalkın, yağmurluğunuzu alın, tuktuka binin. Kameranızın ıslanmaması çareleri de siz düşünün. Tuktukun ön naylonlarını mutlaka kapattırın. Yağmur olmasa bile, sabahın soğuk rüzgarından korur. Şalınıza iyice sarının ve Angkor'a gidin. İlk hedefiniz Angkor Wat olsun. Kalabalıklar size doğru yolda olduğunuzu gösterecektir. Bir su birikintisinin önünde durup, tapınakların göğe yükselen yarı karanlık kubbelerini, gün doğumundaki renk cümbüşünü, renklerin ve gölgelerin an-be-an değişimini, bulutları ve bulutların sudaki akisleri arasında gün ışığıyla ilk açan nilüferi izleyin.



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder