16 Mayıs 2014 Cuma

ANLAMADIĞIM ŞEYLER


Anlamakta zorlandığım şeyler oluyor.

Geçen ay Güney Kore'de bir feribot kazası olmuş, çoğu öğrenci, üç yüz kadar yolcu ölmüştü. Öğrencilere izin veren okul müdürü denizdir, normaldir, fıtratında vardır dememiş, intihar etmiş. Kardeşim, sen kaptan mısın? sana ne? Bu kadarla kalsa iyi. Başbakan da durumdan vazife çıkarmış, istifa etmiş. Olay siyasi değil, gemi oğlunun değil, ölenler resmen gezide (!) ölmüş, kimse çıkıp onu suçlamamış, ama adam olayı kendine dert etmiş. Dış mihrak, yan dalga dememiş, kimseye ders vermeye kalkmamış, bu işi beceremedim deyip istifa etmiş! Neden dik durmamış anlayamadım.

Daha önce de Japonya'da, tsunami bölgesinde inceleme yapan bir bakan yetkililere kaba davrandığı için eleştirilince istifa etmişti. Kaba davranmanın açılımını bulamadım. Yumruk mu atmış, beddua mı etmiş bilmiyorum. Ama bu kadar alınganlığı da anlayamadım.

Bu çekik gözler böyledir, her şeyi abartırlar derken Letonya'dan bir haber geldi. Bir süpermarketin çatısı uçmuş, elliden fazla insan ölmüş. Başbakan; "yaşanan trajedinin siyasi sorumluluğunu üstleniyorum" deyip istifa etmiş. Laf çok havalı geldi, ama olayın siyasetle ilgisini anlayamadım. Vicdandır, halka karşı mahcubiyettir dedim, geçtim. Çatıyı yapanı hapse atsalardı daha pratik olurdu.

Demek ki halkının güvenliğini sağlamayı görev sayan yöneticiler var. Muhtemelen demokrasilerin "bucket" listesinde yazılı bir şeydir. Böyle bir listeyi ne gördüm, ne de işittim. Ama ortak bir "temayül" olduğuna göre bir şekilde evrimleşmiş bir davranış şeklidir, insanı insan yapan bir mutasyondur diye düşündüm. Anlamadığım şeyler; Ne diyeyim, ne ad vereyim, tam demokrasi midir, ileri demokrasi midir, diye kararsızlık içinde en uygun kelimeyi ararken (önümdeki alet benden daha akıllı olsa gerek), ekranda şubat ayından kalma bir haber gözüme ilişti; gariban Mısır'da grevler ve elektrik kesintileri üzerine Başbakan ve kabinesi istifa etmiş! Demokrasisine burun kıvırdığımız Mısır'da!!!

Demokrasilerde önemli olan dimos, halk, yani insanın kendisi. Bütün düzen halkın mutluluğu, huzuru ve güvenliği, insanca yaşam şartlarının sağlanması için organize ediliyor. Bunu sağlayan da gene halk! Halk bu organizasyonu yapacak, yapılanları denetleyecek ehil insanları kendi içinden seçiyor. Denetim kısmı önemli. Bu iş sadece devlete bırakılmıyor. Sivil toplum kuruluşları, emekçi sendikaları vesaire devreye giriyor. Teoride böyle... Seçilen insanların ve denetçilerin ortak paydası ahlaklı olmak. Teoride bu da böyle...

Bir örnek verip lafın başıyla sonunu birbirine bağlayayım. Lafa bir feribot kazasıyla başlamıştım. Güney Kore'de olmuştu. Yetkililer olayı talihsizliğe bağlamaya çalışırken, ki bu talihsizlik denen şey bizdeki kader ve fıtrat gibi şeyler oluyor, başbakan istifa etmişti. İlk "Turkish" refleksim doğal olarak "ne alaka?" olmuştu. Benzer reflekslere sahip olsaydık, onlar da muhtemelen "Allah'ın emri" der, geçerlerdi. İkinci "Turkish" refleks öğrencilerin neden geziye (!) gittiklerini sorgulamak olabilirdi. Fakat olmamış. Halk için var olan tüm demokrasilerde olduğu ve "Turkish" aklımla pek anlayamadığım şekilde kaza (derinliğine) araştırılmış ve "alaka" netleşmiş; Hükümetin sağlık ve güvenlikle ilgili düzenlemeleri gevşetmesi, kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi vesaire...

Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az!!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder