31 Ekim 2013 Perşembe

KİM HARAKİRİ YAPACAK?


Aklımın almadığı şeyler oluyor. Uzatmadan konuya gireceğim. Konu; nükleer santraller... Özeti; Japonya ve Rusya Türkiye'de nükleer santral inşa etmek üzere kolları sıvadı. İki santral de deniz kıyısında. Mersin ve Sinop.

Bu iki ülke hem inşaat hem riskler yönünden deneyimli. Bu, ilk bakışta iyi bir şey gibi gözüküyor. FAKAT...

Rusya'da neler olup bittiğini bilmek pek mümkün değil. Diğer taraftan 1986 yılındaki Çernobil faciasını unutmak da mümkün değil. Yirminci yüz yılın İLK büyük nükleer kazası olarak tarihe geçen olayda facia diyebileceğimiz iki olgu yaşanmıştı. Birisi bizzat santralin patlaması, diğeri zamanın Sanayi ve Ticaret Bakanının milleti salak yerine koymasıydı.

Japonya ise gene aynı yüzyılın nükleer mağduru... Tepesinde patlayan bombanın kulak çınlaması geçer geçmez nükleer yatırıma milyarlar harcayan ülke. Depremlerden ders almalarını övdüğümüz, sorumluların onurları için harakiri yaptıkları ülke! Buna rağmen 2011 yılında Fukuşima felaketini yaşayan ülke. İşte bu büyük sanayi ülkesi, Fukuşima santralinde yaşanan sızıntı sonrası nükleer enerjiden vazgeçip mevcut 53 santralini kapatmaya başladı. Ayrıca deniz kenarına santral kurulmasının yanlış olduğunu açıkladı...

Diğer bir büyük sanayi ülkesi Almanya, reaktörlerinin tamamını 2022'ye kadar iptal etmiş olacak...

Bu girizgahtan sonra cevaplarını merak ettiğim sorulara geçiyorum. Fazla değil, sadece iki, bilemedim üç soru. Birisi bizim aymazlara, birisi caponlara, birisi de alo fetva hattına;

- Başkaları nükleer santrallerini kapatıp yatırımlarını yenilenebilir enerji kaynaklarına kaydırırken, neden bizimkilerden birisi telefon açıp "kardeşim neden kapatıyorsunuz, yerine ne koyacaksınız?" diye sormuyor? Veya aklı başında birilerine, üniversitelere filan danışmıyor?
- Nükleer santralleri ve ayrıca deniz kenarında yapılmalarını sakıncalı bulan ülkenin mühendisleri, bize gelince neden deniz kıyısında santral inşa ediyor?

Deniz kenarının sakıncası tsunami dolayısıyla olabilir. Fakat deniz suyunun ısısını artırması nedeniyle de olabilir. Japonya'da birincisi, bizim denizlerimizde ikincisi daha önemli olabilir. Bu gibi detaylar benim işim değil. Uzmanları aylardır dil döküyor. Benim sıradan bir vatandaş olarak merak ettiğim başka bir şey var. Üçüncü soru bu merakımı gidermek için. Herkes soruyor ya, alo fetva hattına sorayım dedim;

-İlle de patlaması şart değil, varlığıyla bile çevre sorunlarına yol açacak santrallerden kötü kokular yükselmeye başladığında vebali kimin boynuna dolanacak? Kim cehennemlik olacak? İnatla bu santralleri yapma kararı verenlerden birisi mi? Yapanlardan birisi mi? Aynı soruyu caponcaya tercüme edersek, ilk olarak hangisi harakiri yapacak?

Merak ediyorum, kim daha onurlu davranacak?