5 Eylül 2010 Pazar

Bugün yazılmış gibi güncel!

Gazetelere ve özellikle köşe yazılarına baktığımda sık karşılaştığım bir ifade şekli var: Sanki bugün yazılmış gibi güncel! Bazı yazarlar 3-5 sene önceki yazılarını tekrar köşelerine taşıyıp, yeni yazı yazma derdinden kurtuluyorlar. Nedir bu, veya nelerdir bu konular, seneler geçse de dönüp dolaşıp yeniden önümüze gelen?

Terör, irtica, trafik sorunları, yolsuzluklar, hazine soygunları, seçim barajları, başörtüsü, insan hakları, dokunulmazlıklar, işsiz gençler, üniversite mezunu çaycılar, barış için yapılan savaşlar, kayıplarını arayan anneler, oğlunu terör örgütüne kaptıran anneler, İran mı olacağız? Malezya mı olacağız?...

Her türlü media aracını izlerken, başka ülkelerde bir tanesinin bile gündemi alt üst edeceği onlarca sorun mitralyöz ateşi gibi üstümüze üstümüze gelir. Her televizyon açışımız yeni bir endişe ve umutsuzluk kaynağıdır. Kendi aramızda konuşurken küfredip rahatlamaya çalışır, bir kuzey veya orta Avrupa ülkesinde olmayı özleriz (kısa bir süre için). Haberlerde okuyacak yeni bir şey bulamayıp, çıktığı ağaçtan inmeyi beceremeyen kediyi kurtarma operasyonu (bizde o da vardır, fakat genellikle ağaçlar değil de lögar çukurları, kuyular, havuz delikleri söz konusudur, kediler yerine de çocuk, at, araba, kurbanlık boğa aklınıza ne gelirse o!) veya kutuplardaki ısının kaç derece yükseldiğinden bahsedilen sıfır problem bir ülkede...

Hep daha fazlasını, daha iyisini istediğimiz için mi, bize hiç bir şey değişmiyor gibi geliyor? Bir gelişme, bir değişim var da biz mi farketmiyoruz? Varsa hangi yöne doğru? Politikacılar değişime direndikleri için mi sorunlarımız değişmiyorlar? Bir filozofun dediği gibi; değişmeyen tek şey değişimin kendisi ise neden bunca zaman kaybediyoruz? Keşke, bugün yazılmış gibi güncel olan şeyler sadece bir anı olsaydı. Bu konuların her gündeme gelişinde yazarlar aynı şeyleri tekrarlamak zorunda kalmasalardı ve eskinin yazıları sadece arşivlerde kalsaydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder