11 Temmuz 2010 Pazar

AV MI, AVCI MI?


Hava kapalı. Çoğunlukla bulutlu. Nereden çıktığı belli olmayan soğuk hava dalgası, sis, pus, duman memleketi kaplayacak. Göz gözü, insan insanı görmeyecek...
 
Soru; üçüncü cemre ne zaman düşer?
?????
Bilemediniz.

Diğer soruya geçelim:
Son silah yere nasıl düşer?

Anlamadım? Tekrar lütfen?

Terör, gerilla, savaş, adı her neyse, nasıl sona erecek?

Ben ne bileyim? Asker bilir!

Biri bilseydi size sormazdık, dedi içimden bir ses. Soru kafama takılmıştı bir kere. Alçak basınç alanının etkisi altındaydım. Kurtulamıyordum.
Soruyu kafamdan atmanın bir yolu, bir cevap bulmaktı.

Soru daha önce de sorulmuştu.
Daha önce de cevaplar verilmişti.
Ülkenin bir numaralı sorusu hakkında herkesin bir cevabı vardı. 
Ama sorunun tek bir cevabı yoktu.

Bu mücadele, sıcak takip, iç savaş, dış savaş adı her neyse, nasıl bitecek?

Büyüklerimiz cevap verdi;  Profesyonel ordu kurulacak! 
Meslekleri dağ-tepe dolaşıp kuş yerine insan avlamak olan birlikler kurulacak. Bu birliklere işsizler ordusundan yatay geçişle insanlar alınacak. 

Soru: Kazanç iyi mi? Para?
Cevap: Olmaz mı? Performans sistemi de var. Her vurulan insan için, kelle başına prim!...

Soru: Yurtta barış, Cihanda barış?
Cevap: .....................

Soru: Silah tutan herkes ölürse, barışın anlamı?
Cevap: ................. 

Soru: Peki karşıdakiler kimler?
Cevap: Onlar işte, ötekiler!
Ben cevap vereyim: Esasında tam da karşımızda olmayan, hemen yanı başımızdaki gençler. Onlar da diğer bir genç grubu. Biraz daha dikkatli bakarsak akrabaları veya çok daha yakınları köylerinde zarar görmüş, yaşadıkları yerlerden sökülerek uzaklaştırılmış, evleri ve ormanları yakılmış, işsiz veya ancak gündelikli, yaşam şartları giderek kötüleşen, umutları ellerinden alınmış gençler olduğunu görürüz. Göğsünü gere gere dilini bile konuşamayan, türküsünü söyleyemeyen gençler. Kaderlerine öfkeli, bir çıkış noktası bulamadan labirentlerinde dolaşan gençler! Şimdi onlar için de bir çıkış noktası gözüküyor. Her zamankinden daha fazlasını alacak gücü keşfettiler.
Soru: sonra?
Sonra ne olacak?
Söyleyeyim:

Bu memlekette mesleksiz, kimliksiz ve umutsuz gençler arttığı müddetçe hem avcılar çoğalacak, hem de avlar! Avlar avcıları besleyecek, avcılar avları hiç bitmesin isteyecek. Kimin av, kimin avcı olduğu birbirine karışacak!

NOT; Aradan bir sene geçtikten sonra, Milliyet Gazetesinde, Yalçın Doğan'ın köşesinde bir yazı yayınlandı. Konu terör için alınan yeni (!) tedbirler ile ilgili... 114 yıldır değişmez tabi! Bütün olanları eşkiyalık olarak yorumlayıp, yol yapalım, fabrika yapalım, biraz da para verelim demek yeter mi? Şefkatle muamele etmek yalanı ve de hepsinden önemlisi "nasihatla ikna edelim" gibi muhteşem fikirlerle bir yere varılır mı? Neye ikna edeceksiniz? "Evladım sen aslında Türksün, ama yürürken ayağın kıtır kütür diye ses yapıyor. Lütfen karda yürüme..." filan mı diyeceksiniz? Yoksa "bu aslında bir oyun, ben dekman diyeceğim, sen öleceksin" mi diyeceksiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder