18 Haziran 2013 Salı

İHBAR EDİYORUM!

15 Haziran 2013'te Ankara'da, 16 Haziran'da İstanbul'da toplanan kalabalıklar önünde konuşma yapan bir kişi, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozacak nitelikte konuşmalar yapmıştır!

Bu konuşmalar, belirtilen kişinin alanlara topladığı sosyal bir sınıfın, diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü tesis etmeye ve kendisi gibi düşünmeyen sosyal bir diğer sınıfı ortadan kaldırmaya yönelik propagandayı içermektedir.

Bu konuşmalardan kuvvet alan devlet güvenlik güçleri cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, diğer sosyal sınıfın genel sağlığını bozmak amacıyla suç teşkil eden eylemlerde bulunmuştur...

Bu eylemler sonucunda kişi ve kişiler işkence ve eziyet görmüş, insan haysiyetiyle bağdaşmayan cezaya veya muameleye tabi tutulmuşlardır.

HALBUKİ;

Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.

Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.

Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.


Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.


Devletin temel amaç ve görevleri, ...demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır
Basın hürdür, sansür edilemez. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır...


İTİRAF EDİYORUM

İtiraf ediyorum hakim bey, bu lafların hiçbirisi benim lafım değil. Hiçbirisi bana ait değil. Hepsini Anayasamızdan çaldım. Suçluyum. Anayasayı açtım, maddeleri olduğu gibi kopyalayıp buraya yapıştırdım. Vallahi de ben yazmadım, billahi de yazmadım. Sadece bir kaç kelime ekledim, bir kaç kelimeyi de çıkarttım. Bazıları çok uzundu hakimaanım. Madde numaralarını da yazmadım. Yazsaydım cezam hafifler miydi? Ben sadece bir hırsızım hakim bey, anayasayı çaldım. Anayasayı çalıp, bu satırlara sakladım. Suçluyum hakim bey, pardon hakimaanım, afedersiniz!

Adaletinize güveniyorum hakim bey! Bu devirde böyle şey yazılır mı? Deli olmam lazım. Yoksa ben deli miyim? Ben de tencere-tava çaldım. Deli raporum olsa kaç yıl yerim? Konuşma yapan kişi "24 saat içinde bunlar temizlenecek" dedi. Bunlar biziz hakim bey, itiraf ediyorum. Hem deliyiz, hem de pis! Parkı biz kokuttuk. Her yere işedik. Kuşlar sidik kokusundan öldü. Kediler otele kaçarken döner kapıda ezildi. Ben bir arkadaşımın gözünü çıkarttım, birisinin kafasına gaz kapsülüyle vurdum. Bir arkadaşımın göz yaşı kanalları tıkalıydı. Gözünün orta yerine bir gaz sıktım, gözü açıldı... Sevinçten hüngür hüngür ağladı. Konuşan adam görse, o da ağlardı. O ağlayınca herkes ağlardı. Bir milyon kişi vardı. Toplarım demişti, topladı. Sonra "Dünyada böyle bir başbakan göremezler" dedi. Valla göremeyiz hakimaanım, pardon hakim bey, afedersiniz... Valla da göremeyiz billa da...










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder