13 Haziran 2013 Perşembe

REFERANDUM

Gezi Parkı'nın kaderi referandum ile belirlenecekmiş?
Bunun iki nedenle yanlış olduğunu düşünüyorum.
 
Birincisi; yanlış, çünkü park konusunda mahkeme tarafından alınmış bir yürütmeyi durdurma kararı var. Kararı yok saysak, yok sayanlar gibi, cevabı referandumda aramak gene de yanlış olur. Çünkü ortada doğru dürüst, somut bir proje yok. Varsa da biz görmedik...
 
Yanlış, fakat iktidar açısından kurnazca bir karar.
Yanlış, çünkü böyle bir referandum, elmaların sorunu için üzümleri saymaya benziyor.
Kurnazca, çünkü üzümlerin sapını kimin tuttuğu belli!
 
Uzun lafın kısası; sayısal üstünlükten kaynaklanan buyurganlığın adı faşizmdir.
 
İkincisi; “Gezi direnişi” artık “park” olayının çok ilerisine geçti. Direnişin direnci her geçen gün artmakta... İnsanların direnci kendi yaşam alanlarıyla ilgili kuşkulardan beslenmekte, düşünceye ve insanca haklara karşı sürdürülen şiddet direnişi  zorunlu kılmakta...  Ağaçlar bireylerde vücut buluyor, park bir anlamda insanların yaşam alanı oluyor. İktidar güçlerinin görmek istemediği veya çuvalladığı konu aslında budur. Toplumu belli kalıplara sokma projesi (şimdilik?) sekteye uğramıştır. Başbakan’ın “aldım” dediği mesaj, gerçeğin sadece kısa bir gölgesi, iktidarın kamaştırdığı gözlerin gördüğü kadarıdır. Referandumla sahte bir demokrasi gösterisi yapılacak, halk da buna alet edilecektir.
 
Sonuç olarak, Taksim'in kaderi, aynı zamanda Türkiye’nin kaderidir. Yurdumuzun bugünü ve geleceği için karar verme, kurnazca değil, akıllıca davranma zamanıdır.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder